Aziz Nikolaus’un doğum yeri Patara’da, değişik boyutlarda ve MS 4. yüzyıldan, yani Anadolu’nun diğer kentlerinde de olduğu gibi Hristiyanlığın hâkim kültür haline gelmesinden itibaren çeşitli dönemlerde inşa edilmiş 10 adet kilisenin varlığı bilinmektedir. Arkeologların verdiği adla Patara Kent Bazilikası boyutları bakımından bunların en büyüğüdür. Kazılarla tamamen ortaya çıkarılan bu kilise antik kentin neredeyse tam ortasında, doğudaki konut alanlarıyla batıdaki ‘idari’ merkezin geçiş bölgesindedir. Diğer bir büyük kilise ise, halen bataklık içinde kaldığından ancak bir bölümü 1990’larda kazılabilen Liman Bazilikasıdır ve Tepecik’in batı eteğinde yer alır. Konumu itibariyle iç limanın girişine hakimdir ve yapıda kullanılan devşirme malzemeden anlaşıldığına göre buradaki eski bir pagan tapınağının yerine inşa edilmiş olmalıdır.

 

Yine kazılarla açığa çıkarılan diğer bir kilise, Tepecik’in kuzeyinde, pagan dönemine ait nekropol içinde inşa edilmiş olan Mezar Kilisesidir. Bu ad ona, doğudaki apsisin altında ortaya çıkan mezar nedeniyle verilmiştir. Söz konusu mezar Hristiyanlık için önemli bir kişiye ait olmalıdır. Mezar Kilisenin doğu bitişiğinde zamanla, etrafı yüksek duvarla çevrili, çeşitli tipte lahit ve diğer mezarların yer aldığı bir mezarlık alanı oluşmuştur.

 

İç limanın güneyini kaplayan, etrafını surların sardığı orta çağ kentinde, hali hazırda bilinen iki adet kilise vardır. Bunlardan kazılarak açığa çıkarılmış olan küçük boyuttaki hemen iç limanın bitişiğinde yer alır. Daha önceki bir döneme ait bir mozaik üzerine inşa edilmiş olan ve sadece küçük bir bölümü görülebilen ikinci kilise ise güneybatıdadır. Yer üstü kalıntılardan anlaşıldığına göre, Patara Meclis Binasının hemen arakasındaki Buruncuk Tepe üzerinde, Liman Koyuna hâkim bir kilise daha vardır. Yine sadece toprak üstü kalıntılarını gözlemleyebildiğimiz bir diğer kilise Doğucasarı tepesindedir. Buradaki Helenistik surun bir bölümü bu kilisenin inşasında yapıya entegre edilerek kullanılmıştır.

 

Patara Kent Bazilikası

 

Patara Kent Bazilikasında ilk kazı çalışmaları 1989 yılında başlamış ama kısa sürmüştür. 2013-2019 yılları arasında yeniden girişilen kazı ve arkasından rölöve çalışmaları yapının tamamen ortaya çıkarılmasını ve belgelenmesini sağlamıştır. Söz konusu bu çalışmalar, bölgenin ve kentin Erken Hıristiyanlık ve Doğu Roma Dönemi arkeolojisine; bu dönemin sanat, mimari ve litürji araştırmalarına önemli katkılar sunmuştur.

 

Bazilika, Erken Hristiyanlık Dönemi’ne tarihlenen Geç Antik Surun doğusunda extra muros (duvarı dışı) olarak inşa edilmiştir. Kapladığı 180 metrekarelik alanla Likya’nın büyük Erken Hristiyanlık Dönemi bazilikalarından biridir. Tüm kiliselerde olduğu gibi Doğu-Batı doğrultusunda uzanan kilise üç neflidir. Peristilli bir atrium ve narteksten oluşan transeptli bir plana sahiptir. Bu plan tipi, transept bölümünü çevreleyerek doğuya uzanan koridorlarla ‘Kısaltılmış Haç Transept’ olarak adlandırılır.

 

Kent Bazilikasında dört yapı evresi tespit edilmiştir. MS 5. yüzyılın ikinci yarısına tarihleyebileceğimiz ilk evrenin sonunda yapı, muhtemelen bir deprem sonucunda yıkılmış, MS 6. yüzyılda güneyindeki mekanların eklenmesiyle Episkopeion’a (piskoposluk kilisesi) dönüştürülmüştür. Ana apsisin güneydoğusuna eklenen trikonkhos yapısı ile ikinci evre son bulmuştur. Üçüncü evrede, MS 11. yüzyıla tarihlenen ve orta nefin kuzeybatısında yer alan şapel inşa edilmiştir. Bazilika çevresi ve içindeki mezarlar da bu döneme aittir. Son evre ise atriuma inşa edilen konutlar ve işlikleri kapsar.

 

Mezar Kilisesi

 

Mezar Kilisesi, Kent Kapısının kuzeyinde, güneyden şehre gelen antik yol üzerinde, batıda Tepecik ile doğuda Günlük Tepe arasında yer almaktadır. Roma İmparatorluk Dönemine ait bir teras duvarının batısına MS 4. yüzyıl ortalarında inşa edilen yapının, MS 11/12. yüzyıllara kadar işlevini sürdürdüğü bilinmektedir. Bu uzun süreçte gerçekleşen birçok onarım ve değişim görmekle birlikte yapı iki temel evreye sahiptir. İlk evre bazilikal planlıdır. Üç nefli bu bazilikanın apsisi, çevresi tuğla ile örülmüş torpido şeklinde pişmiş toprak bir mezar üzerine kurulmuştur. Bu ilk kilise, apsisin altındaki mezarın sahibi onuruna inşa edilmiştir. Adını ne yazık ki bilmediğimiz çok saygın bir kişi, bir şehit veya bir aziz olmalıdır.

 

Bazilikal planlı bu ilk kilisenin, olasılıkla büyük bir depremle tamamen yıkılmasının ardından, aynı yerde, tonozlu bir kilise, daha güçlü duvarlarla neredeyse sıfırdan inşa edilmiştir. Bu yeni kilise, ilk evre bazilikasıyla yaklaşık aynı büyüklüktedir, ancak planda farklılıklar gösterir: üç nef, duvarlarla birbirinden ayrılmıştır. Doğuda bir transept ve ardından merkezde genişletilmiş apsis bölümü yer alır. Apsisin iki yanında, kuzey ve güney nefleri takip eden, dikdörtgen planlı birer oda yer almaktadır. Kilisenin merkezinde ayaklar üzerinde bir kubbe yükselirken diğer tüm mekânların üzeri birer tonozla örtülmüştür.

 

Apsisin güneyindeki odada; Roma İmparatorluk Dönemi’ne ait, girlandlı bir lahit bulunur. Bu oda, apsis ve azizin mezarına en yakın yer olarak istisnai ve ayrıcalıklı bir mekandır. Kapağında yer alan yazıttan, lahitte Başpiskopos Eudomos’un defnedilmiş olduğu anlaşılır (MS 325 – İznik Konsili ya da MS 381 – 1. İstanbul Konsili). Ancak, bu lahdin kilisenin ikinci mimari evresindeki konumu, onun MS 7/8. yüzyılda üçüncü bir kullanım gördüğünü ve lahdi ikinci kez kullanan kişini kilisenin bağışçısı olduğunu düşündürtür.

 

Yapı ve buluntu analizlerinin net bir şekilde gösterdiği gibi, kubbeli kilisenin yıkılmasına kesinlikle bir deprem neden olmuştur. Bu depremin getirdiği yıkımın ardından, kilisenin büyük bir bölümü mezarlarla kaplanmıştır. Apsisin güneyindeki küçük bir şapel, Mezar Kilisesi’nin MS 11/12. yüzyıllara kadar, ibadet işlevini koruduğunu göstermektedir.

 

KİLİSELER

Caddeler

Yazıtlar

Meclis Binası

Çevresel Arkeoloji

Agora

Prytaneion

Diğer Yayınlar

Nekropoller

Horrea

Tapınaklar

Tepecik

Telsiz ve Telgraf Binası

Bu İnternet Sitesi içeriğinde yer alan tüm eserler (yazı, resim, görüntü, fotoğraf, video) Patara kazılarına ait olup,ait olup, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır.  İçerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez. Kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz. Bu hakları ihlal eden kişiler, 5846 sayılı Fikir ve Sanat eserleri Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan hukuki ve cezai yaptırımlara tabi olurlar.

© Copyright PataraKazıları 1988

 

Web Designer Mustafa  AĞGÜL