Patara’daki yerleşimin kökenleri, kazılar sonucu elde edilen arkeolojik verilere dayanarak, Erken Kalkolitik Çağ başına (yaklaşık MÖ 5500) kadar uzanmaktadır. Kentin MÖ 2. binyıldaki isminin, Hitit Kralı IV. Tuthaliya’nın MÖ 13. yüzyıl sonlarında gerçekleştirdiği Lukka Seferi ile ilişkili olarak “Patar” olduğu bilinmektedir.
Patara, Tanrı Apollon’un kehanetiyle bağlantılı olarak MÖ 6. ve 5. yüzyıllarda yaşamış Miletoslu Hekataios ve Halikarnassoslu Herodotos gibi tarihçiler tarafından anılmıştır. Antik kaynaklara göre, Tanrı Apollon, kehanetlerini yılın altı ayında Delos Adası’nda, diğer altı ayında ise Patara’da gerçekleştirmiştir.
MÖ 334/333 yılında Makedon Kralı Büyük İskender’in Anadolu ve Likya topraklarına girişi öncesinde, Patara dönemin iki büyük gücü olan Pers İmparatorluğu ve Atina-Delos Birliği arasında kalmıştır. Kent, stratejik limanının sağladığı avantajla ticari ve askeri ilişkilerini sürdürmeyi başarmıştır.
Yaklaşık MÖ 287-197 yılları arasında Mısır’daki Ptolemaios Krallığı’nın egemenliği altına giren Patara’nın adı, II. Ptolemaios Philadelphos’un eşi Arsinoe’nin onuruna değiştirilmiştir. MÖ 197-189/188 yılları arasında kısa bir süre Seleukos Hanedanı’nın kontrolüne geçen kent, Roma Cumhuriyeti’nin Küçük Asya’daki hâkimiyet mücadelesinde önemli bir rol üstlenmiştir. Kartacalı Hannibal’in Seleukos donanmasını yönetirken Patara’yı üs olarak kullandığı bilinmektedir.
Apameia Antlaşması (MÖ 188/187) sonrası Likya, Romalılar tarafından müttefikleri Rhodos’un yönetimine bırakılmıştır. Hellenistik Dönem boyunca Patara, Likya’nın başkenti olarak “Likya soyunun başı” anlamına gelen caput gentis unvanını taşımıştır. Likya’nın “Birlik” düşüncesi doğrultusunda hareket ettiği bu dönemde, birlik başkenti olma onuru Patara’ya verilmiştir.
MS 43 yılında, Likya bağımsızlığını yitirerek Roma İmparatoru Claudius’un emriyle bir Roma eyaleti haline gelmiştir. Yeni düzende Patara, “Likya Eyaleti”nin başkenti olmuştur. MS 73/74 yılında İmparator Vespasianus, Likya ve Pamphylia’yı birleştirerek “Lycia et Pamphylia” adlı çift eyaleti oluşturmuş ve bu yeni eyaletin başkenti yine Patara olmuştur.
MS 4. yüzyılda Hristiyanlığın yayılmasıyla Patara, önemli bir dini merkez haline gelmiştir. Noel Baba olarak bilinen Aziz Nikolaos bu yüzyılda Patara’da doğmuştur. Ayrıca, MS 325 yılında toplanan İznik Konsili’nde Likya’yı temsilen Piskopos Eudemos, MS 381 yılında düzenlenen Konstantinopolis Konsili’nde ise II. Eudemos öne çıkmıştır. II. Eudemos’un lahit mezarı, Patara’daki kazılarda bir kilisede bulunmuştur.
Geç Dönem ve Osmanlı Süreci
Patara, MS 10. yüzyılda Doğu Roma İmparatorluğu’nun önemli bir deniz üssü olarak stratejik önemini korumuştur. Kentin Doğu Roma İmparatorluğu’nun kontrolünden çıkışıyla ilgili farklı görüşler bulunmaktadır. Bazı kaynaklar, bu sürecin 1191 sonrası Türkmen güçleri tarafından gerçekleştirildiğini ileri sürerken; diğer kaynaklar, 1203-1204 yıllarında Rum Selçuklu Sultanı II. Rükneddin Süleyman’ın Isparta’yı istilasından sonra Türkmen güçlerinin Patara’yı ele geçirdiğini öne sürmektedir. Bu süreçte Patara, Akdeniz’de Selçuklu kontrolüne geçen ilk liman olma özelliği taşımıştır. 1211 yılında ise kent, resmi olarak Selçuklu Devleti sınırlarına dâhil olmuştur.
14. yüzyılda İzlandalı seyyah Sir John Mandeville, hacıların Aziz Nikolaos’un doğduğu “Patera” kentini ziyaret ettiğinden bahsetmiştir. Bu kayıt, 14. yüzyılda Patara’da hâlâ Aziz Nikolaos adına bir ruhban okulunun faaliyet gösterdiğini düşündürmektedir.
MS 13. ve 15. yüzyıllar arasında Patara’nın limanı, Eşen Nehri’nin taşıdığı alüvyonlarla dolmaya başlamış ve bu durum kentin deniz ticaretindeki rolünü zayıflatmıştır. Erken 15. yüzyılda, Menteşe Beyliği’nin Osmanlılar karşısındaki yenilgisiyle birlikte, 1424 yılında Patara Osmanlı topraklarına katılmıştır.
MS 1478 yılında Cem Sultan, babası Fatih Sultan Mehmet’in emri üzerine Rhodoslular ile bir anlaşma yapmak için Patara’ya gelmiştir. Bu olay, tarihi kayıtlarda Patara hakkında bahsedilen son önemli gelişmedir. Cem Sultan, Patara limanından Rhodos’a geçmiştir.
1906 yılında Sultan II. Abdülhamit’in emriyle, Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk Telsiz-Telgraf İstasyonu Patara’da inşa edilmiştir. Bu istasyon, Trablusgarp Savaşı sırasında Osmanlı’nın Kuzey Afrika ile bağlantısının sağlanmasında kritik bir rol oynamıştır. Ancak bu yapılar, 1911 yılında İtalyan donanmasının saldırısı sonucu kullanılamaz hale gelmiştir.
Caddeler
Yazıtlar
Meclis Binası
Çevresel Arkeoloji
Agora
Prytaneion
Diğer Yayınlar
Nekropoller
Horrea
Tapınaklar
Tepecik
Telsiz ve Telgraf Binası
Bu İnternet Sitesi içeriğinde yer alan tüm eserler (yazı, resim, görüntü, fotoğraf, video) Patara kazılarına ait olup,ait olup, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır. İçerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez. Kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz. Bu hakları ihlal eden kişiler, 5846 sayılı Fikir ve Sanat eserleri Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan hukuki ve cezai yaptırımlara tabi olurlar.
© Copyright PataraKazıları 1988
Web Designer Mustafa AĞGÜL
Caddeler
Yazıtlar
Meclis Binası
Çevresel Arkeoloji
Agora
Prytaneion
Diğer Yayınlar
Nekropoller
Horrea
Tapınaklar
Tepecik
Telsiz ve Telgraf Binası
Bu İnternet Sitesi içeriğinde yer alan tüm eserler (yazı, resim, görüntü, fotoğraf, video) Patara kazılarına ait olup,ait olup, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır. İçerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez. Kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz. Bu hakları ihlal eden kişiler, 5846 sayılı Fikir ve Sanat eserleri Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan hukuki ve cezai yaptırımlara tabi olurlar.
© Copyright PataraKazıları 1988
Web Designer Mustafa AĞGÜL